Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun son 44 yılın en kurak dönemi dediği 2017’nin etkileri hala devam ediyor. Kış mevsiminin ilk yarısı bitmiş olmasına rağmen barajları dolduracak yağışlar hala gerçekleşmedi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba, kuraklığın tarımı olumsuz etkileyeceğini şimdiden açıkladı
Milliyet Gazetesi’nde yer alan habere göre, iklim bilimcileri değişken iklim koşullarının başta tarım olmak üzere, birçok yönden olumsuz etkilerinin görüleceğini belirterek, mevcut durumu şöyle değerlendirdiler;
ANKARA YAZ AYLARININDA SU KRİZİ YAŞAYABİLİR
Enerji ve İklim Uzmanı Önder Algedik yaptığı açıklamada, kuraklığa karşı mücadelede öncelikle yapılması gerekenin, kaçak ve kayıp rakamlarını düşürmek olduğuna işaret etti. ‘Hiç kullanmasanız bile suyun büyük kısmını baştan kaybediyoruz’ diyen Algedik şu önemli uyarıları yaptı;
‘Doğadan çektiğimiz suyun yaklaşık üçte birini tüketiciler kullanırken, geri kalan üçte ikisi kayboluyor. Diğer bir sıkıntı ise Eroğlu’nun açılışını yaptık dediği 7 bin 200 arıtma tesisinde suyumuzu tam arıtamıyor olmamız. Suyun bir kısmı sadece fiziksel arıtma yapılarak elekten geçirilerek dışkıdan arındırılıyor ve o pis su, dere gibi kaynaklara gönderiliyor. Oysaki gelişmiş arıtma yapsak, bugün Londra gibi aşırı yağışlı şehirlerin bile yaptığı gibi suyu tekrar kullanabiliriz. Ankara’da eğer buharlaşma olmazsa yazın sonuna kadar ihtiyacı anca karşılayacak gibi gözüküyor.”
TÜRKİYE’NİN BATISI RİSK ALTINDA DEĞİL
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen: “İstanbul’da sonbaharda az yağış aldık ama son yağışlarla beraber kuraklık kendini hissettirmiyor. Ama Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve İç Anadolu’nun bazı kesimlerinde şiddetli bir kuraklık gözüküyor. Son 100 yıl içinde Türkiye’deki kuraklık en fazla iki veya üç yıl sürdü ama bu gelecekte daha uzun süreli kuraklıklar olmayacağı anlamına gelmiyor. Şu anki meteorolojik kuraklık ise Türkiye’nin mevcut su politikalarına bağlanamaz. Yakın gelecekte ise özellikle GAP Projesi kapsamındaki Güneydoğu Anadolu’da, bu kuraklığın zaman içerisinde tarıma ve su kaynaklarına olumsuz etkisi olacaktır. Bu yaz kuraklık açısından Türkiye’nin batısı ise risk altında değil. Marmara Bölgesi’nde ise barajların doluluk oranı haftada yüzde 1 azalıyor. Eğer böyle devam ederse yüzde 50 doluluk oranıyla bu bölge yazı çok rahat geçirir. Bundan sonra hiç yağış olmasa bile bahar yağışlarıyla durum düzelebilir.”
GÖLLER KURUDU MEVSİMLER ŞAŞIRDI
Türkiye’de son 44 yılın en kurak kış mevsiminin görüldüğü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Ocak ayı sonuna gelinmesine rağmen yağış düşmemesi bölge çiftçilerini endişelendiriyor. Halk arasında ‘Zemheri’ olarak bilinen kışın en soğuk döneminde bölgedeki güller yeniden çiçek açarken, birçok doğal ve baraj göllerinde önemli miktarda su çekilmeleri görüldü
Milliyet Gazetesi’nde yer alan habere göre, iklim bilimcileri değişken iklim koşullarının başta tarım olmak üzere, birçok yönden olumsuz etkilerinin görüleceğini belirterek, mevcut durumu şöyle değerlendirdiler;
ANKARA YAZ AYLARININDA SU KRİZİ YAŞAYABİLİR
Enerji ve İklim Uzmanı Önder Algedik yaptığı açıklamada, kuraklığa karşı mücadelede öncelikle yapılması gerekenin, kaçak ve kayıp rakamlarını düşürmek olduğuna işaret etti. ‘Hiç kullanmasanız bile suyun büyük kısmını baştan kaybediyoruz’ diyen Algedik şu önemli uyarıları yaptı;
‘Doğadan çektiğimiz suyun yaklaşık üçte birini tüketiciler kullanırken, geri kalan üçte ikisi kayboluyor. Diğer bir sıkıntı ise Eroğlu’nun açılışını yaptık dediği 7 bin 200 arıtma tesisinde suyumuzu tam arıtamıyor olmamız. Suyun bir kısmı sadece fiziksel arıtma yapılarak elekten geçirilerek dışkıdan arındırılıyor ve o pis su, dere gibi kaynaklara gönderiliyor. Oysaki gelişmiş arıtma yapsak, bugün Londra gibi aşırı yağışlı şehirlerin bile yaptığı gibi suyu tekrar kullanabiliriz. Ankara’da eğer buharlaşma olmazsa yazın sonuna kadar ihtiyacı anca karşılayacak gibi gözüküyor.”
TÜRKİYE’NİN BATISI RİSK ALTINDA DEĞİL
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen: “İstanbul’da sonbaharda az yağış aldık ama son yağışlarla beraber kuraklık kendini hissettirmiyor. Ama Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve İç Anadolu’nun bazı kesimlerinde şiddetli bir kuraklık gözüküyor. Son 100 yıl içinde Türkiye’deki kuraklık en fazla iki veya üç yıl sürdü ama bu gelecekte daha uzun süreli kuraklıklar olmayacağı anlamına gelmiyor. Şu anki meteorolojik kuraklık ise Türkiye’nin mevcut su politikalarına bağlanamaz. Yakın gelecekte ise özellikle GAP Projesi kapsamındaki Güneydoğu Anadolu’da, bu kuraklığın zaman içerisinde tarıma ve su kaynaklarına olumsuz etkisi olacaktır. Bu yaz kuraklık açısından Türkiye’nin batısı ise risk altında değil. Marmara Bölgesi’nde ise barajların doluluk oranı haftada yüzde 1 azalıyor. Eğer böyle devam ederse yüzde 50 doluluk oranıyla bu bölge yazı çok rahat geçirir. Bundan sonra hiç yağış olmasa bile bahar yağışlarıyla durum düzelebilir.”
GÖLLER KURUDU MEVSİMLER ŞAŞIRDI
Türkiye’de son 44 yılın en kurak kış mevsiminin görüldüğü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Ocak ayı sonuna gelinmesine rağmen yağış düşmemesi bölge çiftçilerini endişelendiriyor. Halk arasında ‘Zemheri’ olarak bilinen kışın en soğuk döneminde bölgedeki güller yeniden çiçek açarken, birçok doğal ve baraj göllerinde önemli miktarda su çekilmeleri görüldü