Türkiye İstatistik Kurumu'nun son verilerine göre konut satışları Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,9 oranında azaldı. 2018 yılı 1. çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 6,72 oranında bir azalma kaydedildi.
REIDIN'ın hesapladığı Konut Satın Alma Gücü Endeksi Türkiye ortalaması, 2018 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,48 oranında azaldı.
SIFIR VE İKİNCİ EL KONUT FİYATLARI DÜŞTÜ
Merkez Bankası'nın konut fiyatlarındaki değişimi incelemek için yaptığı ölçümlere göre bu yılın Mart ayında konut fiyatlarında reel olarak bir düşüş görüldü. Merkez Bankası'nın hesapladığı Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE) 2018 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,91 oranında arttı; bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 9,29 oranında yükseldi.
TCMB, 2017 yılı için hazırladığı raporunda konut sektöründeki durumu şu şekilde özetlemişti:
"2017 yılında, konut alımlarını teşvik amacıyla getirilen yasal düzenlemeler, kentsel dönüşüm projeleri ile diğer büyük projelerin sağladığı avantajlar ve yabancı yatırımcı ilgisi konut satışlarında canlılığın devam etmesini sağlamış, ancak konut fiyatlarındaki nominal artış hızı yavaşlarken, reel olarak fiyatlarda gerileme olmuştur."
KONUT SEKTÖRÜNDE BALON VAR MI?
Konut satışlarında ve reel fiyatlarda düşüş olması ise her zaman olduğu gibi akıllara "Konut sektöründe bir balon var mı?" sorusunu akıllara getiriyor. Konut sektöründeki sıkıntı İstanbul, ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki arz fazlası. Bu arz fazlası dolayısı ile fiyatlar eskisi gibi artmıyor. Ayrıca para ve sermaye piyasalarının getirisinin yüksek olması da yatırımcıyı konut yatırımından kaçırıyor.
Ankara’da bu arz fazlasının erimesi birkaç yılı alır. Ankara için de aynı süreyi verebiliriz. İzmir'de arz fazlası daha az. Birçok Anadolu kentinde bu yıldan başlayarak arz açığı oluştu.
ZARARINA SATIŞLAR
Ekonomist Büyükduman, konut stokunun tehlikeli bir seviyede olmadığını düşünüyor:
"Ekonomik koşullar ne olursa olsun konut bir temel ihtiyaçtır ve hane oluşumu devam ettikçe konuta yönelik talep azalmayacaktır. Lüks segment dışında orta ve alt kesimlere yönelik konut piyasasında ciddi bir stok olmadığını düşünüyorum. Mevcut stokların da altı ay veya bir yıl içinde eriyeceğini tahmin ediyorum."
Büyükduman konut sektörüne getirilen teşviklerin ve faiz indiriminin bu stokların eritilmesinde etkili olacağını ancak bunun uzun soluklu olmayacağını söylüyor.
Tebernüş Kireçci ise bu teşviklerin konut sektöründeki yapısal sorunları çözmeyeceği görüşünde:
"Arz fazlası dolayı ile şirketler planladıkları fiyattan satamıyor. Maliyetleri göz önüne alırsak zararına sattıklarını söylersek abartmış olmayız. Faiz oranları için de aynısı geçerli. Bankalar kullandırılan konut kredilerinden zarar ediyor."
Prof. Dr. Ege Yazgan, inşaat sektörünün dış piyasaya değil iç piyasaya üretim yapmasının ve sanayi ile kıyaslandığında işgücü verimliliğinin düşük olmasının sürdürülebilirlik sorunu ortaya çıkardığını vurguluyor:
"Bu koşullar altında, inşaat gibi çoğunlukla iç piyasaya yönelik üretim yapan hizmet sektörlerinin büyümenin ana motoru olarak işlev görmeleri beklenmemeli.
"Bu çerçevede değerlendirildiğinde Türkiye için inşaat sektöründe hızlı büyümenin sınırına gelindiği kaanatindeyim. Bundan sonraki dönemde dış talebe yönelik üretim yapan sanayi veya turizm gibi hizmet dallarının sürükleyeceği bir büyüme stratejisine geçilmek zorunda."
REIDIN'ın hesapladığı Konut Satın Alma Gücü Endeksi Türkiye ortalaması, 2018 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,48 oranında azaldı.
SIFIR VE İKİNCİ EL KONUT FİYATLARI DÜŞTÜ
Merkez Bankası'nın konut fiyatlarındaki değişimi incelemek için yaptığı ölçümlere göre bu yılın Mart ayında konut fiyatlarında reel olarak bir düşüş görüldü. Merkez Bankası'nın hesapladığı Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE) 2018 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,91 oranında arttı; bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 9,29 oranında yükseldi.
TCMB, 2017 yılı için hazırladığı raporunda konut sektöründeki durumu şu şekilde özetlemişti:
"2017 yılında, konut alımlarını teşvik amacıyla getirilen yasal düzenlemeler, kentsel dönüşüm projeleri ile diğer büyük projelerin sağladığı avantajlar ve yabancı yatırımcı ilgisi konut satışlarında canlılığın devam etmesini sağlamış, ancak konut fiyatlarındaki nominal artış hızı yavaşlarken, reel olarak fiyatlarda gerileme olmuştur."
KONUT SEKTÖRÜNDE BALON VAR MI?
Konut satışlarında ve reel fiyatlarda düşüş olması ise her zaman olduğu gibi akıllara "Konut sektöründe bir balon var mı?" sorusunu akıllara getiriyor. Konut sektöründeki sıkıntı İstanbul, ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki arz fazlası. Bu arz fazlası dolayısı ile fiyatlar eskisi gibi artmıyor. Ayrıca para ve sermaye piyasalarının getirisinin yüksek olması da yatırımcıyı konut yatırımından kaçırıyor.
Ankara’da bu arz fazlasının erimesi birkaç yılı alır. Ankara için de aynı süreyi verebiliriz. İzmir'de arz fazlası daha az. Birçok Anadolu kentinde bu yıldan başlayarak arz açığı oluştu.
ZARARINA SATIŞLAR
Ekonomist Büyükduman, konut stokunun tehlikeli bir seviyede olmadığını düşünüyor:
"Ekonomik koşullar ne olursa olsun konut bir temel ihtiyaçtır ve hane oluşumu devam ettikçe konuta yönelik talep azalmayacaktır. Lüks segment dışında orta ve alt kesimlere yönelik konut piyasasında ciddi bir stok olmadığını düşünüyorum. Mevcut stokların da altı ay veya bir yıl içinde eriyeceğini tahmin ediyorum."
Büyükduman konut sektörüne getirilen teşviklerin ve faiz indiriminin bu stokların eritilmesinde etkili olacağını ancak bunun uzun soluklu olmayacağını söylüyor.
Tebernüş Kireçci ise bu teşviklerin konut sektöründeki yapısal sorunları çözmeyeceği görüşünde:
"Arz fazlası dolayı ile şirketler planladıkları fiyattan satamıyor. Maliyetleri göz önüne alırsak zararına sattıklarını söylersek abartmış olmayız. Faiz oranları için de aynısı geçerli. Bankalar kullandırılan konut kredilerinden zarar ediyor."
Prof. Dr. Ege Yazgan, inşaat sektörünün dış piyasaya değil iç piyasaya üretim yapmasının ve sanayi ile kıyaslandığında işgücü verimliliğinin düşük olmasının sürdürülebilirlik sorunu ortaya çıkardığını vurguluyor:
"Bu koşullar altında, inşaat gibi çoğunlukla iç piyasaya yönelik üretim yapan hizmet sektörlerinin büyümenin ana motoru olarak işlev görmeleri beklenmemeli.
"Bu çerçevede değerlendirildiğinde Türkiye için inşaat sektöründe hızlı büyümenin sınırına gelindiği kaanatindeyim. Bundan sonraki dönemde dış talebe yönelik üretim yapan sanayi veya turizm gibi hizmet dallarının sürükleyeceği bir büyüme stratejisine geçilmek zorunda."